27 Ağustos, 2011

Eşkıya

 Türk Sineması'nın Büyük Devrimi !

Yavuz Turgul üstadın Türk Sineması'na bahşettiği en muhteşem eserlerden birisi olan Eşkıya, 80'lerdeki inanılmaz çöküş yaşayan sinemamızın, 90'ların yenilikçi Hollywood akımına karşı süper bir direniş gösteren bu eşsiz başyapıtı Eşkıya'nın yeri bende çok ama çok ayrıdır. Türkiye'nin o yıl içinde Oscar adayı olarak gösterdiği film, her ne kadar 5 film arasına giremese de Amerika'da büyük sükse yaratmıştır. Yakaladığı 2 buçuk milyonluk seyirci rakamı ile ilk defa bir Türk filmi, Hollywood filmlerine karşı üstünlük gösterebilmiş..

Yavuz Turgul kuşkusuz sinemamızın en yaratıcı ve en dili tatlı sert senaristlerinden birisi. Tosun Paşa ile başladığı bu yolda inanılmaz işler yaparak kendisini Eşkıya gibi bir başyapıtla taçlandıran sakallı dedemiz, gene Şener Şen, Uğur Yücel ve Şermin Hürmeriç üçlüsü ile tekrar çalışmış. Sinemamızın en büyük aktörü olarak gösterilen (benim için Kemal Sunal'dır) Şener Şen'in olağanüstü performansının hikayesi öylesine yürek burkan cinsten ki.. Dağların eşkıyası Baran, bir arkadaşının gammazıyla hapse düşer. 35 yıl sonunda sevdiği kadına, köyüne, toprağına tekrar ulaşmak ister. Ama ne köy vardır ortada, ne en sevdiği dostu Berfo, ne de hayatının aşkı Keje.. Köy boşaltılmış, Fırat'ın sularına gömülmüştür. Artık tek şansı koskoca İstanbul'da onları aramaktır. İntikamını Berfo'dan alabilmek, Keje ile köye dönebilmektir. Hani derler ya, bela belayı çeker, işte o oluyor Eşkıya'ya. Daha haydarpaşa garında buluyor onu kader..

Uğur Yücel'in adeta Carlito'nun Yolu'ndaki Sean Penn gibi bir performansıyla döktürdüğü Cumali karakteri, bana çoğu yerde Carlito'nun Yolu'nu hatırlattı. Yanlış anlamda değil, tamamen ustalık kokan performansı ile.. Uğur Yücel'in Muhsin Bey'den nazaran bu rolde büyük bir çıkışa geçtiğini söylersek pek de yanılmayız sanırım. Şener Şen faktörüne girmiyorum bile.

"Tanrı'yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" diye bir söz vardı Godfather filminde. Bu, Baran karakteri için %100 cuk oturan bir tabir aslında. Hiçbirşey insanın dilediği, planladığı gibi gitmiyor. Hiçbirşey Cumali gibi pislik bir karakterin bu adamla yanyana gelmesini engelleyemiyor. Ve de hiçbirşey Baran'ın intikam yemini etmesini engelleyemiyor.

Muhteşem kadrajı (Kubrickvari) olağanüstü görüntü yönetmenliği, harika Erkan Oğur müzikleri, müthiş performansları ve tabi ki bir Yavuz Turgul filmi. Türk Sineması'nı baştan yazan, filmin içindeki tüm karakterlere yakın markaj yapan eşsiz bir başyapıt !

0 Yorum:

Yorum Gönder