12 Years A Slave

12 Years A Slave

İngiliz yönetmen Steve McQueen'den mühür niteliğinde bir film.

Blue is the Warmest Colour

Blue is the Warmest Colour

Abdellatif Kechiche'den 2013'ün en çarpıcı başyapıtı.

09 Ekim, 2013

The Conjuring (2013) - Korku Seansı

Hollywood korku sinemasına hepimiz aşağı yukarı aşinayız. Çok büyük korku kültleri çıkarmış bir sinema. Özellikle 70'ler ve 80'lerde bir dönem; öncesinde 20'lerde ve 30'larda bir dönem olarak ayırabiliriz peak yaptığı çağları. Her ne kadar akılda kalıcı ve korkutucu örnekler çıksa da, bir süre sonra şu sorunla karşı karşıya geliniyor: Korku filmi çekmek büyük bir risk ! Evet; slasher, teen slasher, action, romance, vampire, werewolf, vs. gibi türlü türlü saçmalıkları bu filmin içine adapte edip sadece gişe yüzü bekleyenler için risk değil, keza bir armağan. Ama bunu James Wan gibi gerçekten eli yüzü düzgün bir korku filmi çekme kisvesiyle yapanlar için tarifi imkansız bir zorluk, risk adeta. Insidious ile popüler sinemanın dikkatini çeken ve çok iyi bir gişe rakamını yapımcılarına kazandıran James Wan, bu sefer geçmişe, daha önce yaşanmış bir hikayenin kapısını aralamaya gidiyor.

İkiz korku filmi yazarı Hayes Biraderler tarafından konu alınan film, Lorraine ve Ed Warren adlı 60'ların ünlü şeytan bilimcilerinin bizzat gerçek günlüklerine, anlatılarına dayanıyor. Aynı The X Files, Supernatural dizilerindeki başrol oyuncuları gibi bir hayat süren Warren çifti, Amerika içerisindeki doğaüstü olayları inceleyip ders verdikleri üniversitede öğrencilerine sunuyorlar. Ve her olaydan başarıyla ayrıldıklarında, zafer ödülü olarak da doğaüstü olayın baş kahramanı bir nesneyi evlerindeki mütevazi müzelerine yerleştiriyorlar. 

Günün birinde, Perron ailesi ormanın derinliklerinde bir ev satın alır. Bilindiği ve tahmin edileceği üzere, bu ev ormanın içindedir. Yakınında bir dere vardır. En az 500 yıllık, insanın kendini asmasına el ayak olacak bir ağaca sahiptir. Mutlaka bilinmeyen bir odası vardır. İşte bu klişelerden sonra ruh, Warren çiftinin belirlediği 3 korkutma adımının ilk 2 sini gerçekleştirerek 7 kişilik bu aileyi korkutur ve gözdağı verir. Carolyn Perron, tek çare olarak bizzat derslerini izlediği Warren çiftini evlerine gelmesi için ikna eder. Buradan sonra kilisenin pederine şeytan çıkarma ayininin gerekli olduğunu ispatlamak için bazı deliller toplanması gerekmektedir. 

Hayes Biraderler, bilindik klişeleri kullanmaktan kaçınmıyor. Filmografilerinde fazlasıyla kötü korku filmi barındıran bu senarist ikilisinin zayıf kalemini kurtaran kişi yönetmen James Wan oluyor. Korku sineması için yeni bir soluk olarak düşündüğüm Wan; plan sekans çekimleriyle, cutlara başvurmadan yaptığı akıcı anlatımıyla ve en önemlisi "bö" diye insanı korkutmaya çalışmadan ustaca bir korku anlatısı sunarak yönetmenlik meziyetlerini ortaya koyuyor. Gerçekten enfes. Filmin kumaşının ve kurgusunun kaliteli olmasında pay sahibi olduğunu düşünmeden edemiyorum. 

Korku sineması can çekişiyor, imdada The Conjuring yetişiyor. Son yıllarda Sam Raimi'nin Evil Dead amatör ruhundan kurtulup Spider-Man sonrası çektiği bir Drag Me To Hell filmi vardı. Hayatımda bu kadar abartılan bir film görmemiştim. Madem son yıllarda sinemaya gelmiş en iyi korku filmini arıyoruz, Paranormal Activity'den sonra The Conjuring'i de bu listeye alabiliriz. Bilindik korku filmi klişelerini göz ardı edip bu malzemeyi iyi yorumlayan bir film görmek istiyorsanız, harika bir 2 saat sizi bekliyor.

8/10