12 Years A Slave

12 Years A Slave

İngiliz yönetmen Steve McQueen'den mühür niteliğinde bir film.

Blue is the Warmest Colour

Blue is the Warmest Colour

Abdellatif Kechiche'den 2013'ün en çarpıcı başyapıtı.

04 Eylül, 2011

Män Som Hatar Kvinnor

İskandinav Tipi Polisiye
"Edebiyatı oldum olası sevmemişimdir. Tolkien'lar, Rowling'ler birer istisna olsa da bu işte, alıp harıl harıl bir kitabı okumuşluğum yoktur bu güne kadar. Ta ki devrim yaratacak Game of Thrones gibi bir kitapla tanışmassam eğer. Her ne kadar konumuz bu olmasa da, bahsedeceğim kitaptan uyarlama olan film Ejderha Dövmeli Kız, son dönem iskandinav edebiyatının nadide çiçeklerinden birisi olan "bestseller" kitabın uyarlaması niteliğinde. Nasıl uyarladıklarını bilmiyorum, ama bana suç- gerilim anlamında istediğim herşeyi verdi."

Uzun süredir arşivimde yüzüne bakmaz olduğum bir film aslında.
Tek sebebi Hollywood yapımı olmaması. O tekelden güzel filmler çıkıyor ve başka bir ülke çıkardı mı yadırgıyoruz haliyle. Yabancı olduğumuz bir dil, yabancı olduğumuz yönetmen, yabancı olduğumuz cast. Son dönemde Hollywood'un seviyesini iyice düşürmesiyle alternatif arayışlara girdiğim bu günlerde bir klasik bir uzakdoğu, bir klasik bir avrupa sineması yapar oldum. Ve Avrupa sinemasının son dönemdeki en iyi filmlerinden birisi kesinlikle Ejderha Dövmeli Kız. En azından benim izlediğim kadarıyla.
Blomkvist ve Henrik Vanger.
Hikaye itibariyle, karakterlerimiz şunlar. Hapse girecek bir gazeteci, yok olmanın eşiğinde şartlı tahliyeli bir hacker kız, üvey kızının 40 yıl önceki kaybını arayan bir baba. Sadist bir şartlı tahliye memuru, gerçekleri örtmeye çalışan şirket çalışanları.. Gerçeği arayan üvey baba hapse gidecek gazeteciye bir görev verir. 40 yıl önce kaybolan kızının "kendine göre" cinayetini sorgulamak. Zodiac'a benzeyen senaryosu ile ilerleyen film, Zodiac'ın size verdiklerini bir nebze vermeye başlıyor. (En yakın örnek olarak)

Aslında film, polisiye tutkunlarına yakışacak bir başlangıçla başlamıyor. Sanki sorunlu bir kızın biyografisini izleyeceğiz havasında daha çok. Kitabın başlangıcı da böyleymiş, okuyan arkadaşlara sordum. Ama ana karakterlerin kırmızı halı resitali bittikten sonra gerçek meseleye adım adım ilerliyoruz. Yavaş yavaş suç-gerilim ögeleri ve bu türün olmazsa olmazı plot twistler yer yer dahil olunca senaryoya, filmin sürükleyiciliği 2 katına çıkıyor.

Steig Larsson, bu kitabı çıkarırken kadının gördüğü şiddete de dikkat çekmiş. Filmde de buna ilk sahnelerde ağırlıklı yer verilmiş. Yani bu anlatılanlar ışığında +18 damgası vurabilirim filme. Tarz olarak tam da David Fincer'ın şahlandıracağı bir malzemesi var, yani 2011 versiyonunu iple çekenlerdenim açıkçası. Bunun üzerine çıkar mı, altında mı kalır, yanında mı yürür bilmiyorum ama, David Fincher olunca konu şansı bir kaç adım ötede ilerler her zaman.
Lisbeth Salander.
Delil-sonuç ilişkisinden yola çıkılarak yapılan sürükleyici hikayesiyle, son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden birisi konumunda Ejderha Dövmeli Kız. Ama uyarıyorum, bu bir aksiyon filmi değil. Bu bir polisiye filmi de değil. Biraz Sherlock Holmes, biraz Se7en, biraz Zodiac kırması, ama alanında özgün bir deneme kesinlikle. Bu hikayelere alışkın olanlar sıradan diyebilir, kitabı okuyanlar "normal olarak" kötü uyarlama diyebilir. Ama iyi bir film izlemek istiyorsanız kaçırmayın derim.