12 Years A Slave

12 Years A Slave

İngiliz yönetmen Steve McQueen'den mühür niteliğinde bir film.

12

24 Aralık, 2011

Moneyball

Parayı Yönetme Sanatı Bu günlerde filmlere doğru düzgün eleştiri yapamaz konuma gelmiştim. Menopozdaydım anlayacağınız, neyse, toparlandım bir film ile. Bu yıl diyordum ki "öylesine işler izledik ki, düşünün, daha izlemediğimiz bir sürü başyapıt var" diye. İşte onlardan bir tanesi ile karşı karşıya geldim bugün. Bu yılın ortalarında merakla bekliyordum, fragmanı ilgimi çekmişti, keza en önemlisi senarist kadrosu beni büyülemişti resmen. Neyse, bırakırsam geyiği, çok iyi bir film izledim vesselam.. Yaşanmış bir olay.. Bir kitaptan uyarlama. Bir beysbol kulübünde...

17 Aralık, 2011

Big Fish

Bana Bir Masal Anlat Baba Edward Scissorhands ile başladığım Tim Burton sinemasının dengesizliğini herkes bilir. Bu adam bir başyapıt, bir rezil, bir başyapıt, bir rezil sıralamasıyla devam eder her zaman. 90'ların seviyesiz Batman'lerinden, 2000'lerin çok muhteşem Big Fish'ine kadar uzanır çizgisi. Senaristi olmasa da, sanki yönetirken yazıyormuş gibidir. Başkadır bu adamın sineması, başkadır Tim Burton... Hayatı her zaman küçük görenler, kendi kaplarında yok olup ölenler vardır. Ama biz öylesine bir adamla tanışıyoruz ki, Ed Bloom, fırlama...

14 Aralık, 2011

2011 #TOP 10 (Etkisiz Liste)

Eveeet.. Bir çok elementi gördük, bir çok elementi tanıdık. Sıra geldi en civcivli bölüme... Yılın en iyilerini seçmeye. Daha sonuçlanmamış bir yıl ve Türkiye sinemalarına geç gelen filmleri de hesaba katarsak, bu yıl çok müthiş filmler izledik açıkçası. Hepsi de "Oscar Sezonu" diye adlandırılan son çeyrekte geldi neredeyse. Geçen sene de aynı vaka-i hadise vuku bulmuştu. Bu sene sinema kendini ciddi biçimde toparladı. Gerek bağımsızlar, gerek çok zorlayan filmler, gerek doğu sineması (Türkiye ve İran) bize çok farklı şeyler izlettiler. Bu "şeyler"...

10 Aralık, 2011

The Fugitive

93 Yapımı Max Payne Yaptığı inanılmaz gişe ile adından 93 yılında fazlasıyla söz ettiren polisiye-suç temalı bu harika filmi, nam-ı değer The Fugitive'i geçtiğimiz günlerde keşfettim. TV de bir bölümünü izlemiştim, bizim TV lerimiz böyle filmleri çok seviyorlar, kötü anlamda değil, iyi ki böyle filmleri seviyorlar. Özellikle Jason Bourne üçlemesini izledikten sonra aksiyon filmi dediğimiz türün ne kadar boş olduğunu öğrenmiştim. Çünkü Bourne serisi, belirli bir çıta koymuştu bu türe. Bol keseden çekilen 2. ve 3. sınıf saçma aksiyonlar ile vakit...

02 Aralık, 2011

Hugo Cabret

Hugo: Georges Méliès'in Fantastik Hayatı Sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden birisi olan Martin Scorsese'nin, bir nevi saygı duruşu niteliğindeki başyapıtı, Hugo, bu yılın en muhteşem biyografik-fantastik filmi. Ve bu yılın kanımca en iyi filmi. Bir çok element tanıdık, bir çok element gördük ama bu film gibisini bu yıl göremedik. Bu denli sıcak, bu denli fantastik, macera dolu, müthiş görsel şölen ile beraber harika müzikleri, olağanüstü oyunculuklar ve Scorsese farkı ile bu denli profesyonel bir film görmedik, demek istediğim o. Eğer...

23 Kasım, 2011

Serpico

Dürüstlüğün Gerçek Hikayesi Kariyerinin ilk yıllarında, müthiş filmlerde oynamayı başarmış bir adam, Al Pacino. Çağın büyük karizması, büyük usta Sidney Lumet'in polisiye filmi önüne geldiğinde tereddütsüz kabul etmiş. Ve gerçek anlamda da kariyerinin en iyi performanslarından birisini ortaya koymuş.  Evet, her iki New York Suç Teşkilatı filminde rol alan (The Godfather, Serpico) Al Pacino, bizim istediğimiz çizgiden fazla uzaklara gitmiyor. Bu sefer iyi polis, dürüst polis, sadece dedektif olmak için çabalayan bir polis.. Önünde Corleone...

16 Kasım, 2011

Midnight in Paris

Paris'teki Geceler.. Açık sözle başlamak istiyorum yazıma. Daha önce hiçbir Woody Allen filmi izlemedim ! Kimileri için küfür niteliğinde şu söylediklerim, çünkü usta belirli bir hayran kitlesine sahip dünyada.  Kimileri için de zaten hiç önemli değil bu söylediğim. Romantik komedi diyince de aklıma ne yazık ki Woody Allen gelmiyor benim, Billy Wilder geliyor. Belki ben geri kafalıyım, ama ilkleri severim. İlk bilim-kurgu filmini de, ilk plot twist bulunan filmi de... Madem açık sözlerle başladık yazımıza, devam edelim bakalım böyle. Ağır...

03 Kasım, 2011

Battle: Los Angeles

"Ciddi" Psikolojik Baskı 70'lerin başında "ciddi" anlamda sinemamıza bulaşan "uzaylı" kavramı, aslında içi boş bir balondan ibaret. Bunu en iyi yapan Spielberg, ülkesinin uzaylı paranoyasını her yaptığı filmde eleştirdi. Hele E.T. filminde öylesine ele aldı ki, belki de kendisinin en iyi filmini yarattığı zamandı. Bu yıllarda da, özellikle 2011 yılında gelen 2 normal uzaylı filminin ilk versiyonu Battle LA filmiydi. Şu an hakkında yapılan tüm eleştirilerin %80'i önyargılı ve üşengeç yaratıklar tarafından yapıldığını da hatırlatmak gerek. Evet,...

29 Ekim, 2011

Låt den rätte komma in (Gir Kanıma)

Sevginin Gücü 2008 yılı, her açıdan sinemanın düşüp kalktığı bir yıl oldu. Avrupa sineması, rakibi Hollywood'a nazaran galip geldi evet, hemde açık ara farkla. Ama arada sıkışıp kalan, çok şükür IMDB gibi popüler bir sitenin TOP 250 listesine girip insanların dikkatini çekmeyi başaran bir film de vardı. Gir Kanıma. The Telegraph gazetesinin dediği gibi "Twilight'ın olmak isteyip olamadığı durumu yapan bir film". Her ne kadar attığım başlık  Leon'u andırsa da bizlere, sevginin evrensel diline tekrar şahit oluyoruz bu film ile. Daha dün tekrar...