12 Years A Slave

12 Years A Slave

İngiliz yönetmen Steve McQueen'den mühür niteliğinde bir film.

Blue is the Warmest Colour

Blue is the Warmest Colour

Abdellatif Kechiche'den 2013'ün en çarpıcı başyapıtı.

19 Aralık, 2012

Hobbit: Beklenmedik Macera (2012)

Ve sonunda... 1,5 yıldır çekim aşamalarını, setlerini, dedikodularını dinlediğimiz; orta dünyanın uçsuz bucaksız yeni vadilerini bir sürü yapım aşaması videosu ile ucundan kıyısından görebildiğimiz; 13 yeni cüce ve 1 hobbit ile kanlı canlı tanıştığımız; çocukluğumuzun ve gençliğimizin fantastik beyninde başyapıttan da bir ötede yer bulmuş bu harika orta dünya masalının bir parçası olduğumuz ve elimiz ayağımız tutarken, kıyamet kopmamışken sağ salim izleyebildiğimiz "Hobbit". Ama yalnızca hikayenin birinci bölümü. Ama devamı yalnızca 1 yıl sonra. Ama hikayenin finali tamı tamına 1,5 yıl sonra. Ama mutlu ayrılarak salondan... Ama gerekli orta dünya dozajını aldıktan sonra filmden... Ama hüzünlü, ama eğlenceli, ama düşünceli izleyerek bu orta dünya masalını...

2010 yılında Meksikalı yönetmen Guillermo Del Toro'nun yazıp yöneteceği bir prequel olan Hobbit, Del Toro'nun projeyi terk edip bayrağı Peter Jackson'a devretmesiyle çok büyük bir anlam kazandı. Peter Jackson, en son 2001 yılında ziyaret ettiği orta dünya setlerine (topraklarına) geri dönüş yapacaktı. Yeni Zelanda'nın uçsuz bucaksız topraklarını fersah fersah gezip devasa bir mobil dünyayı yanında götüren ve çekimleri o şekilde yapan; bu yüzden hayranlarının gönlünü kısa sürede fetheden harika yönetmenin önüne The Adventures of Tintin engeli takılmıştı. Bu vesileyle ön hazırlıklar biraz daha titiz yapıldı ve çekim süreci 2011 yılının ilk çeyreğinde başlamış bulundu. İlk başlarda, kitabın 425 sayfa civarı olmasını baz alarak düşünülen "iki ayrı film", başta efsanevi orta dünya kitabı Silmarillion'un bazı kısımlarının eklenmesiyle de 3 filme çıkarıldı. Peter Jackson ve ekibi, bu kitaptan 3 filmin çıkmayacağını zaten biliyorlardı, bir nevi seyircisine süpriz yaptılar. Her şey yerli yerine oturmuş ve çileli geri sayım başlarken, seyircinin yapması gereken tek şey Peter Jackson'un arada bir yayınladığı "yapım aşaması videolarını" izlemek olacaktı.


Buraya kadar yaptığım genel özetten sonra, okurun aklındaki kilit soruyu aydınlatmak isterim. "Yazar, bu filmden istediğini aldı mı, almadı mı ?" Bu filmden beklediklerini almış ve tatmin olmuş bir Orta Dünya hayranının yazısını okuyacaksınız.

Çok değil, daha 2003 yılında AFI (Amerikan Film Enstitüsü) tarafından "tüm zamanların en iyi üçlemesi" ilan edilen ve 2004 Oscarları'nda 11 Oscar alıp rekor kıran bir film ile orta dünyaya kısa süreli bir veda etmişti Peter Jackson. 2000'ler sinemasının en önemli eserlerinden birisi olan bu üçleme, etkisini sinema tarihine kadar yayabilmiş, çoğu "en iyi filmler" listesinde boy göstermiş, fantastik sinemanın tartışmasız en iyi üçlemesi oluvermişti. Çok kısa gibi görünen bu 11 yıllık ayrılık, Orta Dünya hayranları için 11 asır gibiydi kuşkusuz.


Orta Dünya ve dolayısıyla Arda evrenine yetkinliğini ve hakimiyetini Yüzüklerin Efendisi üçlemesiyle kanıtlamış bir yönetmen olan Peter Jackson, sinemanın eğlence ve sanat yönünü tahmin edilemeyecek ve ulaşılamayacak bir ustalıkla birleştirdiği 11 yıl öncesinden bugünlere kadar pek bir şey kaybetmemiş gibi duruyor. Bu sefer "epik" olmaktan çok "maceravari" bir yapıda olan bu öyküyü, JRR Tolkien'ın diğer öykülerinden alıntılar yaparak ve aradaki boşlukları kapatarak bir üçleme kalıbı içine sokuyor Jackson. Bilbo Baggins'in evinin kapısındaki anlamsız işaret ile başlayan ve 12+1 cücenin davetsiz bir biçimde Bilbo'nun evine saldırmasıyla şekillenen hikaye, yine Gandalf gibi bir akıl hocasına ve Thorin gibi bir lidere ihtiyaç duyarak, aslında belli başlı karakterlerinin yerini değiştirerek iyi bir prequel hikayesi anlatıyor. Bu sefer işin içinde cüceler, goblinler, warglar ve dillendirildiğinde eserin büyüsünü bozacak bir sürü yeni cins karakter var.


Beklenmedik Yolculuk, "hırsız" diye addedilen bir Hobbit'in, 13 farklı cücenin, Gandalf'ın ve son Erebor Kralı'nın oğlu Thorin Meşekalkan önderliğinde sürüyor. Amaçları, Erebor Krallığı'nı yıllar önce yok etmiş ve cücelerin yıllar boyu uğraştığı ganimetin "üzerine oturmuş" Ejderha Smaug'u öldürüp, Erebor ve Dale şehrini kurtarmak ve cücelere eski yuvalarını geri vermek. Çünkü Arda üzerinde kalan tek yuvaları olan Erebor'un da düşmesiyle, yertsiz yurtsuz birer göçebeye dönüşen cüceler, hem kaybettiklerini geri getirmek, hem de Orta Dünya'da tekrar saygınlık kazanmak istiyorlar. Bu çetrefilli maceranın amacı çok açık olsa da, söylendiği kadar kolay değil pek tabi ki. Bu yolda Ayrıkvadi'yi, Goblinler'in inlerini, Gollum'un yüzüğü sakladığı yeri ve daha bir çok gizemli, tehlikeli, büyüleyici yeri gezen grup; tahmin edildiği gibi yer yer çeşitli ayrılıklara düşüyorlar ama içlerindeki birbirlerine olan sadakat duyguları adım adım yükseldiğinde tekrar toparlanmasını biliyorlar.

Beklenmedik Yolculuk'un bu harikulade öyküsünden pek "hikayebozan" vermeden ayrılmak ve teknik detaylara geçmek istiyorum. Bilindiği gibi film, neredeyse efsanevi bir CGI tasarımına sahip. Erebor Krallığı, Dale Şehri, Ayrıkvadi, Kuytuorman, Yalnız Dağ, Goblin Mağarası ve şu an aklıma gelmeyen birçok müthiş tasarım örneği. Fantastik filmlerin bel kemiğini oluşturan görsellik anlamında fazlasıyla zengin. Ama eleştirmenlerin (metacritic, rottentomatoes) yaptığı tutarsız eleştirilerin çoğu da "yoğun CGI kullanımı, kolaya kaçma" üzerine oluyor. Fantastik bir öyküden bahsediyorsak Yeni Zelanda'nın çayırlarına bir Ayrıkvadi kurmak, bir Erebor Krallığı kurmak veya gerçek Troller bulup onları teker teker taşa çevirmek delilik olurdu. Ki Peter Jackson, üçlemenin devamında bizzat Yeni Zelanda'nın doğal ortamlarında sayısız çekim yaptı ve filmin tamamını stüdyoda çekme (Avatar) gibi bir yanlışa düşmedi. Bu da alın teri ile film çeken bir yönetmen olduğunun göstergesi bence.


Howard Shore'un besteleri, bir başlangıç için oldukça makul. Senaryo, bir başlangıç için oldukça kafi. Filmin genel teması, bir macera öyküsü anlatma babında oldukça tatminkar. Hobbit: Beklenmedik Yolculuk, Orta Dünya'da bir dönem yaşamış ve hala yaşıyor olan hayranların beklentilerini karşılayacak; bunun dışında kalan ve klasik ana akım - sanat sineması ile bu filmi karşılaştıracak, ucuz yollu yazı yazıp prim kazanan eleştirmen grupları için bol keseden hakaret sebili olacak bir film. Peter Jackson'un başından beri bir Yüzüklerin Efendisi yaratma düşüncesinde olmadığının da ilk alameti. 21'inden (inşallah kopmadan) önce Hobbit'in ağzımıza bir parmak bal çalmasının da ayrı bir mutluluğu. Bir başyapıt değil. Epik bir film değil. Kötü bir film hiç değil. Olmak da istemiyor zaten hiçbirini. İyi bir başlangıç yaparak meziyetlerini devam filmlerine saklama derdinde, olay bundan ibaret. Hele hele Pelennor Çayırları Savaşı'ndan daha etkileyici Beş Ordular Savaşı izleyeceğimiz; her türlü maceradan daha korkutucu ve gerilimli bir Kuytuorman macerasının içine gireceğimiz devam filmleri için, tekrarlamakta fayda var, iyi bir alamet. Başta Orta Dünya hayranları ve tüm fantastik sinema severler için tavsiye edilir. Bu yılın en iyilerinden. Oscar bu işin lobisi, hiç sormayın, hiç de bulaşmayın.

9/10